8 Şubat 2013 Cuma

Adam Oğlu Adamdır

Hakir bakışınla bakma arkadaş
O gördüğün adam oğlu adamdır
Yarene yandaştır yoldaşa yoldaş
O gördüğün adam oğlu adamdır

Üstündeki kumaş değil çul olsun
Cebindeki para değil pul olsun
Yeter ki gittiği yol yol olsun
O gördüğün adam oğlu adamdır

Temizse mayası asilse soyu
Aranmaz yiğidin yaşlısı toyu
Önemli değildir kilosu boyu
O gördüğün adam oğlu adamdır

Doğruluk özüdür yanlışı sevmez
Canını verir de sırrını vermez
Gökten zulüm yağsa boynunu eğmez
O gördüğün adam oğlu adamdır

Belki karışmıştır saçı sakala
Belki ona bakar, güler ukala
Tırnağını vermem yüz bin çakala
O gördüğün adam oğlu adamdır

Ozan Behram ALTUNAL

Faydasız

Ruhunda şeytanlar cirit atarken
Yedi defa Kabe görmen faydasız
Komşun açsa, kendinse tok yatarken
Beş vakit camiye varman faydasız

Küçüğünü yutar iken kart balık
Onu korumaktır asıl insanlık
Sözüm anladın mı ey aklı alık
Bu dünyada kendin yorman faydasız

Dostsan dosta uzat zeytin dalını
Bir garip düşmüşse uzat elini
Çalmak istiyorsan elin malını
Yüzünü secdeye sürmen faydasız

Komşun arkasından eyleme gıybet
Elin namusuyla olur mu sohbet
Nasıl olsa hepimize kıyamet
Camide ön safta durman faydasız

Yani yüreğinde varsa imanın
İnsanlık yolunda harca zamanın
Günü yok yoksula el uzatmanın
Ramazanda fitre vermen faydasız

Ozan Behram ALTUNAL

7 Şubat 2013 Perşembe

Haydarpaşa

         "Kızım Sevda Altunal Yıldız için..." 
                                         Ağustos,2004 

Bir yolcu yolladım Haydarpaşa'dan
Çok derinden bir of çektim yolladım
Bu nasıl bir ayrılıkmış yaradan?
Boynumu bir yana büktüm yolladım

Alev alev alevlendi sinemden
Bir tanem büyümüş koptu hanemden
Çiğ damlası gibi kirpiklerimden
Gizli birkaç damla döktüm yolladım

Demek ki bu dünya gerçekten fani                           
Koparıp gönderdim canımdan canı                          
Ayrılığı kara hançer misali                                 
Bağrımın üstüne çaktım yolladım                                              

Kalktı kara tren dönmez ki geri
Çözüldü dizlerim kalmadı feri                                                                           
Biçti boydan boya gurbet neşteri                                                               
Sanki ciğerimi söktüm yolladım


Ozan Behram ALTUNAL

İncinir

Esme deli rüzgar esme
Yaprak düşer dal incinir
Esip de yolları kesme
Yolcum küser yol incinir

Benim canım iki gözüm
Sen gidersen gülmez yüzüm
Çalmaz olur dertli sazım
Mızrap küser tel incinir

Gidenler dönmez geriye
Gözyaşım senden hediye
Leyla burdan gitti diye
Mecnun gezer çöl incinir

Ozan Behram ALTUNAL

Müzik: Kıvırcık Ali
Seslendiren: Kıvırcık Ali, Emrah Bulut

Fatma Bacım

Kendisi sılada, yari gurbette
Yıllar yılı sevdiğini beklemiş
Kimseyle konuşmaz buruk hasretle
Bitmeyen derdine dertler eklemiş

Eklemiş de Fatma bacım eklemiş
Bitmeyen derdine dertler eklemiş

Bir yar sevmiş ömründe bir kere
O da vakti gelmiş gitmiş askere
Fatma bacım bekliyorken teskere
Sevdasını senelere yüklemiş

Yüklemiş de Fatma bacım yüklemiş
Sevdasını senelere yüklemiş

Çeyizine çocuk yaşta başlamış
Kilim yapmış nakış nakış işlemiş
Bir gelin olmayı ne çok istemiş
Umudunu sandığına saklamış

Saklamış da Fatma bacım saklamış
Umudunu sandığına saklamış

Ozan Behram ALTUNAL

Müzik: Kıvırcık Ali
Seslendiren: Kıvırcık Ali

Gurbet Ellerde

Kendi köyümüzde ağır taş iken
Savrulduk yel olduk gurbet ellerde
Ele boyun eğmez dimdik baş iken
Namerde yol olduk gurbet ellerde

Şahin göz budaktan sakınmaz iken
O çelik bilekler bükülmez iken
Sılada bir damla dökülmez iken

Gözyaşları sel oldu gurbet ellerde

Gurbet sillesini saklar akşama
Bir vursa devirir asırlık çama
Biz o çamlardan da güçlüdük ama
Sallanır dal olduk gurbet ellerde

Sarmış insanları varlık sevdası
Behram yok mu bunun şekli çaresi
Düşman dost görünür çıkar davası
Dostlara el olduk gurbet ellerde

Ozan Behram ALTUNAL

Müzik: Kıvırcık Ali
Seslendiren: Kıvırcık Ali

Kalpazan

Kirpiğin ucunda adam tartana
Sorun hele kendi kilosu nedir
Kirli kaldırımda vicdan satana
Sorun hele aylık cirosu nedir?

Bir cebinde kin var birinde çıkar
Büyümüş gözleri tepeden bakar
Ben bildim bileli bulanık akar
Alın tortusunu dolusu nedir?

O kalpazan bilmem kime özenmiş
Kalburüstü marka ile bezenmiş
İçinde adam yok üstü düzelmiş
Çıkın darasını dolusu nedir?

Arpası kelepir, kalkıyor şaha
Yolsuzluk dalında en büyük deha
Behram sözün esirgemez vallaha
Bende cevap hazır, sorusu nedir?

Ozan Behram ALTUNAL

Bu Nasıl Sevmek?

Varlığın eziyet, yokluğun ceza
Bu nasıl sevmektir anlayamadım
Koyduğun kuraldır, yaptığın kaza
Bu nasıl sevmektir anlayamadım

Bir gün güldüğüne, bir gün ağlarsın
Bir gün durgun akar, bir gün çağlarsın
Bir gün azad eder bir gün bağlarsın
Bu nasıl sevmektir anlayamadım

Bana kabus ettin tatlı düşleri
Bir gülersin bir dökersin kaşları
Bazen gül atarsın bazen taşları
Bu nasıl sevmektir anlayamadım

Görenler zanneder can ile canan
Sönmez bir ateşsin içimde yanan
Bunca yıl düşünüp taşındım inan
Bu nasıl sevmektir anlayamadım

Ozan Behram ALTUNAL


Yaban Tavuğu

Ne kaçarsın benden yaban tavuğu
Hepimizin karlı dağlar, ovalar
Ben de kaçtım burda aldım soluğu
Beni tam bir bölük avcı kovalar

Hadi sen uç, uç ki ben de göreyim
Ben de uçup dağa sırtım vereyim
Hani özgürlükya benim dileğim
Beni tam bir bölük avcı kovalar

Uçtu diğerleri sen kalma geri
Bu dağlar bizleri avlama yeri
Sırtlarında G3'ü ve mavzeri
Beni tam bir bölük avcı kovalar

Benim bu dağlardır meskenim yerim
Düşer ise düşsün bu yolda serim
Senin etin para benim cesedim
Beni tam bir bölük avcı kovalar

Ozan Behram ALTUNAL

3 Şubat 2013 Pazar

Yürü Be Evlat

Bu nasıl dünyadır nasıl adalet
Biri yerken bini bakışır evlat
Yiğit geri dönmez kopsa kıyamet
Yürü bu yol sana yakışır evlat

Sen Gavurdağında Dadaloğlusun
Sen Çamlıbellere Koç Köroğlusun
Yürü ki yolundan namert savrulsun
Yürü bu yol sana yakışır evlat

Yoksulun kanını emerken alçak
Buna dur demektir yiğitlik ancak
Zulmün gırtlağında keskin bir bıçak
Yürü bu yol sana yakışır evlat

Koltukta kefenin tetikte canın
Cellat nişangahı olmuş sol yanın
Deniz kılavuzun dağlar mekanın
Yürü bu yol sana yakışır evlat

Ozan Behram ALTUNAL

İsterdim ki Benim Yarım Olsaydın

İsterdim ki benim yarim olsaydın
Canım gülüm diye seslerdim seni
Nefes nefes ciğerime dolsaydın
Yanan yüreğime paslardım seni

Bırakmazdım fırtınaya doluya
Sakınırdım diken ile çalıya
Anne kuşlar nasıl bakar yavruya
Aynı titizlikle beslerdim seni

Sen yediverensin güle ne gerek
Dudağın şerbetli bala ne gerek
Kaputa, ketene, şala ne gerek
İpek libas ile süslerdim seni

Behram'ın sevdası inmiş derine
Huri bile gelse koymam yerine
Sarardım kolumu ince beline
Bir ömür bağrıma yaslardım seni

Ozan Behram ALTUNAL

Şavşatlı Olmak

O benim hemşerim serin duramaz
Arayıp sormaktır Şavşatlı olmak
Suyundan içenler namert olamaz
Bağrına sarmaktır Şavşatlı olmak

Mekan kursak bile gurbet ellere
Yürek özlem duyar doğduğu yere
Hiç değilse iki yılda bir kere
Sılaya varmaktır Şavşatlı olmak

Kimi kemençeyle horon teperken
Kimi bağlamayla halay çekerken
Davul zurna çift jandarma çalarken
Kalkıp bar tutmaktır Şavşatlı olmak

Yazın çobanlıktır yeşil dağlarda
Sahara aşmaktır azgın çığlarda
Eğitim uğruna zorlu yollarda
Kendini yormaktır Şavşatlı olmak

Ben hep öyle gördüm oldum olası
Kışları ağırdır bizim orası
Kapanınca köy kasaba arası
Karları yarmaktır Şavşatlı olmak

Şavşat dedikleri ufak bir çarşı
Ama isyan eser Efkar'ın başı
Kirli pazarlığa zorbaya karşı
Göğsünü germektir Şavşatlı olmak

Behram'ın Şavşat'ta geçti ezeli
Şimdi İstanbul'da döker gazeli
Şelale tırmanan somon misali
Geriye dönmektir Şavşatlı olmak

Ozan Behram ALTUNAL

Yoksa Yar Kolların Yana mı Düştü?

Kaç zamandır haberini almadım
Yok olası hasret bana mı düştü?
Sen burdan gideli iflah olmadım
Yoksa zalim gurbet sana mı düştü?

Günden güne artar gamım efkarım
Kalmadı bu yerde lezzetim tadım
Günden güne dirhem dirhem azaldım
Yoksa yar yokluğun cana mı düştü?

Gayrı soramadım ne oldu halin?
Girdabında mısın o yaban elin?
Hoyrata yar olup soysuza gelin
Yoksa yar eline kına mı düştü?

Bağışla suçunu deli çocuğun
Yüreğimde kan gölüdür yokluğun
Bir yandan çıkmadı sesin soluğun
Yoksa yar kolların yana mı düştü?

Ozan Behram ALTUNAL

1 Şubat 2013 Cuma

Can Ali Gardaş

Değerli dostum Kıvırcık Ali'nin anısına...

Daha kırk günlükken abandı felek
Öksüz geçti onca gün Ali gardaş
Babanla kaderin aynıymış demek
Erken gittin erken can Ali gardaş

Gelip çattı elin kaza amansız
Gün tükendi yol tükendi zamansız
Şimdi elin sazsız bedenin cansız
Erken gittin erken can Ali gardaş

Senle hayat buldu ısırgan otu
Şerefsizler hala götürür butu
Özütemiz gardaş kaderin kötü
Erken gittin erken can Ali gardaş

Diyardan diyara göçtük muratsız
Gurbet ellerinde tatsızdık tatsız
Fatma bacım öksüz turnam kanatsız
Erken gittin erken can Ali gardaş

Çiçeği burnunda eşin var idi
İki tane yavru kuşun var idi
Daha yapılacak işin var idi
Erken gittin erken can Ali gardaş

Bu imiş dünyanın hali ahvalı
Ya kardeşin Behram çifte yaralı
Arkadaşın hası dostun kralı
Erken gittin erken can Ali gardaş
                                                   
Ozan Behram ALTUNAL

Beceremedik

Türlü ağaçlardan oluşur orman
Biz orman olmayı beceremedik
Ne yoksula çare ne derde derman
Biz derman olmayı beceremedik

Kimi mazlum kimi her anı hile
Kimi güler oynar kiminde çile
Dostça kaynaştırıp dikeni güle
Gülistan olmayı beceremedik

Ayaklar altında tüm hakikatler
Karanlığa gark olundu gerçekler
Cahil tarikatlar boş cemaatler
Müslüman olmayı beceremedik

Behram der bölündük sen ben ettiler
Kardeşi kardeşe düşman ettiler
İnsan olduğuma pişman ettiler
Biz insan olmayı beceremedik

Ozan Behram ALTUNAL

Gülmelisin Çocuk

Yıllardır dünyayı bölemediler
Bilmelisin çocuk sil gözlerini
Kana doymaz gözü dönmüş vampirler
Gülmelisin çocuk sil gözlerini

Somali'de ekmek olam eline
Bağdat'ta Kerkük'te çare haline
Filistin'de kalkan olam tenine
Gülmelisin çocuk sil gözlerini  

Uzak diyarlardan bir zalim adam
İnsanlık katline çıkarmış ferman
Umudunu kırma yıkılır devran
Gülmelisin çocuk sil gözlerini 

Yıllardır böyledir emperyalistler
Ekmeğini alır canını ister
Ezmesin umudun çelik paletler
Gülmelisin çocuk sil gözlerini  

 Ozan Behram ALTUNAL

Biz İnsanlar

Yıldızlar her gece göğü paylaştı
Bir biz bölemedik koca dünyayı
Nice çaylar bir ummanda birleşti
Bir biz bölemedik koca dünyayı

Turnalar ki katar katar havada
Ceylan sürü sürü dağda ovada
Binlerce karınca aynı yuvada
Bir biz bölemedik koca dünyayı

Irk ayırdık, mezhep dedik, din dedik
Bu gemide sana yer yok in dedik
Gül de kırmızıyken ille kan dedik
Bir biz bölemedik koca dünyayı

Köpek gördüm kediye süt verirken
Kuşlar gördüm dosta kanat gererken
Behram der ki herkes dostça yaşarken
Bir biz bölemedik koca dünyayı

Ozan Behram ALTUNAL

Vurdular Beni


Bir baharda geldim yalan dünyaya
Doğarken ağladım gördüler beni
Timsahların kol gezdiği deryaya
Tek parça sal ile saldılar beni

Zulme sefalete hayır deyince
Kızdılar hakkımı ayır deyince
Güldür güldür cayır cayır deyince
Asi ve isyankar bildiler beni

Ferman dinlemedim paşadan beyden
Gerilmiş bir oktum çıkmıştım yaydan
Gerçeği haykırdım onuncu köyden
Onbirinci köye sürdüler beni

Nurhak'ta Sinan'dım dört yanım yara
Banaz'da Haydar'dım çektiler dara
Beyaz ışık saçtım karanlıklara
Bir meçhul derede vurdular beni

Ozan Behram ALTUNAL

Özenme Kavağa Üzüm Asması

Özenme kavağa üzüm asması
Boyu uzun yaprakları dönektir
Her canlının var bir şekil yüzmesi
Mavi gölün gülü yeşil ördektir

Almış deve bunca yükü üstüne
Karınca dünyayı götürdü yine
Aslan dayanamaz akrep zehrine
Fil tilki fendini ne bilecektir

Uçak menzil alır yol boşa uzar
Çalışan akıla değer mi nazar
Yüz kiloluk adam olsan ne yazar
İşin sırrı dörtyüz gram yürektir

Ne güzel örnektir boynuzla kulak
Gün olur ders verir ustaya çırak
Behram şimdi kalsın zamana bırak
O sana her şeyi söyleyecektir

Ozan Behram ALTUNAL

Bilmem Ne Desem

Halkın emeğinden kafayı demler
Namussuz mu desem arsız mı desem
Bize hiçe sayar hokkabaz beyler
Şuursuz mu desem ruhsuz mu desem
Vicdansız mı desem yüzsüz mü desem

Ne dersem diyeyim kızarmaz yüzü
Haram yiye yiye kararmış gözü
Yeter ki kazansın her şeye razı
Şuursuz mu desem ruhsuz mu desem
Vicdansız mı desem yüzsüz mü desem

Neden yağmur yağmaz benim çölüme?
Neden su verilmez benim gülüme
Türlü türlü küfür geldi dilime
Şuursuz mu desem ruhsuz mu desem
Vicdansız mı desem yüzsüz mü desem

Komşusu hastayken eğlenen gülen
Peçete atmayı marifet bilen
Yüz sözün doksanı yalanla dolan
Şuursuz mu desem ruhsuz mu desem
Vicdansız mı desem yüzsüz mü desem

 Ozan Behram ALTUNAL

Candan Ötedir

Canan gibi canan yar gibi yardır
Benim sevdiceğim candan ötedir
Varlkta yoklukta benimle vardır
Benim sevdiceğim candan ötedir

O benim gözümde bir salkım üzüm
Damarımda kanım soframda tuzum
Gülünce gül açar baharım yazım
Benim sevdiceğim candan ötedir

Gönülden bağlanmış sıdkı sadıktır
O da benim gibi bağrı yanıktır
Uğrunda ölsem de buna layıktır
Benim sevdiceğim candan ötedir

Gözünde yaş görsem ciğerim yanar
Parmağı çizilse yüreğim kanar
Kem gününü görsem kararım firar
Benim sevdiceğim candan ötedir

Ozan Behram ALTUNAL

Babanın Mektubu

Ha bugün ha yarın geçti seneler
Hayalin gözümden gitmiyor yavrum
Demir kapı kitli, kör pencereler
Parmakların gücü yetmiyor yavrum

Elde olsa hemen dönmek isterim
Seni kucaklayıp öpmek isterim
Bir çıkmaza girdi garip hislerim
Yargıçla hesabım tutmuyor yavrum

Tek suçum insanı insanca sevmek
Dostuna dost gibi gönlünü vermek
Yiğitliktir zulme göğsünü germek
Baban dostlarını satmıyor yavrum

Yine akşam oldu sancılarım var
Yüreğimde türlü acılarım var
Burda dayıların amcaların var
Baban tek başına yatmıyor yavrum

Ozan Behram ALTUNAL

Cayarsın Gider

Sanki hiç sevmedik hiç tanışmadık
Zaman kervanına uyarsın gider
Madem ki sevmeye alışamadık
Bir varmış bir yokmuş sayarsın gider

Yaptıklarım dursun eli dizine
Arkadan sözüm yok sözüm yüzüne
Sadık kalmadıysa özün sözüne
Boşver tek kalemde cayarsın gider

Hazırlanmış ayrılığın zemini
Unut gitsin ettiğin her yemini
Hadi çek tükenen aşkın pimini
Umarsız bir aşka kıyarsın gider

Postanı çıkarsın restin var ise
Benden fazla seven dostun var ise
İlle de canıma kastın var ise
Namluyu bağrıma dayarsın gider

Ozan Behram ALTUNAL

Seni Öyle Sevdim ki

Nasıl tarif etsem nasıl anlatsam
Bir kuşu kafesten salarcasına
Öyle derindenki yar sana sevdam
Ceylan yavrusunu yalarcasına

Bir sensin tesellim en tatlı derdim
Sayende bir tanem murada erdim
Varımı yoğumu önüne serdim
Canımı ikiye bölercesine

Ey gönül bağında oynayan kuzum
Yavan soframdaki şekerim tuzum
Seni senden diliyorum can özüm
Tanrıdan cenneti dilercesine

Ozan Behram ALTUNAL

Kendini Görürsün Kestiğin Yerde

Yürü endamına kurban olduğum
Çiğdemler yeşersin bastığın yerde
Tatlı dillerinden şifa bulduğum
Bülbüller lal olur sustuğun yerde

Cemalin karşımda görsem aniden
Dayanmaz yüreğim fırlar yerinden
Bil ki gönül yaram kanar yeniden
Kaşın çatıp yüzün astığın yerde

Naz etme bir tanem gel ne olursun
Dertlinin derdine derman olursun
İnan ki katlime ferman olursun
Bir çift bakışını kıstığın yerde

Behram der ey güzel halimi bilsen
Merhamet eyleyip imana gelsen
Vurup şu bağrımı ikiye bölsen
Kendini görürsün kestiğin yerde

Ozan Behram ALTUNAL